5 Haziran 2015 Cuma

Doğayla İç içe..

Nerede bulunur böyle yeşillik,
böyle manzara, 
böylesine doğa alanı diyecek olursanız,
burası Bahçeşehir Gölet diye bilinen alabildiğine uzun binaların, gürültünün, tozun ortasına konumlandırılmış mükemmel bir yeşillik alanı. Ve en güzel tarafı -herşey ücretli olunca seviniyoruz böyle şeylere napalım- tamamen ücretsiz bir şekilde girebiliyor olman. Hafta sonları insanlar taslarını, taraklarını toplayıp hem kocaman yeşilliğe serilip elektiriklerini veriyorlar hem de ailesiyle mis gibi piknik yapıyorlar. Hı-hı gerçekten piknik de yapabiliyorsunuz.  Alıyorsun yanına yiyeceğini atıyorsun kendini çimlere ya da restorandaki menülerle karın doyurup sonra yine çimlerde debelenebiliyorsun sana kalmış. 


 Biz yanımızda getiren kesimdendik. Daha doğrusu Özlişime gölete gidip biraz yeşillik görüp doğa koklayalım dedim ki zeki kuzuş yiyeceğini, içeceğini, çekirdeğini, hatta meyveyi hazırlayıp oh la la bir ziyafet hazırlamış.

        
Manzara izleyebilmek rahatlayabilmek için öyle büyük masraflara da ihtiyaç bırakmamış. Bir paket 7days, 1 adet muz, 1 paket çekirdek, 3 kişilik ev kahvesi. Sonrası sınırsız doğa ve tokluk. 

 Hepsi de oradaki pandoranın çantasından çıkıyor. Altımıza serdiğimiz şalı bile.

Bu kadar oturduğumuz yeter, biraz gezdirelim size bu güzel doğa kucağını.


Öncelikle kafanızı kaldırdığınızda göreceğiniz yer ucu bucağı olmayan apartman silsilesi, aradaki farkları ve hangisini istediğinizi anlamanız için mükemmel bir manzara bence.



Yeşilliği mi istersin, betonu mu? Bisikletiyle tur atanları mı istersin egzozlu araba gürültülerini mi? Oksijeni doya doya çekeceğin orman kokusunu mu istersin, toz kütlesini mi?


Nerende çiçek kaldı ki artık, balkonuna koyduklarının bile sayısı azaldı. Sokakta gördüğün gülü bile tanıyamaz hale gelmişsin.


 
   Misal, gelinciğe benzetsem de gül olduğunu zorla çaktığım çiçekler.



Bünye alışıyor tabii sırtına çantanı takıp, ihtiyaçlarını sıralayıp Bazen görebileceğin bir yer olmasına.



Buranın suyu daha da boldu ama yavaş yavaş yok ediyorlar geliştirmek yerine. İmara açılmış doğa kucağının bir kısmı, ne diye yapacaklar nereye yapacaklar imarlarını bilmiyorum. İnsanlar doydu artık yapılara onlar da bunu bilmiyor.

Rahatça yürüyebilmek, aldığımız nefesten korkmamak istiyoruz artık.


Bir de gözümüzünn ahenk görmesini, ayaklarımızın yere basabilmesini istiyoruz.

İnsanların orada burada kızgın bağrışları yerine piknik havasındaki gürültüyü istiyoruz.


Biraz da insan görmekten de bıktığımız için İstanbul çocukları olarak, huzurlu ve tenha bölgeler arıyoruz sığınabileceğimiz.








Hayvanlarla da iç içe olmak istiyoruz işte. Böyle çitler gerip zarar veren varlıklar olarak adledilmek istemiyoruz belkide.

Dalından meyve yiyebilmek, GDO besinlerinden kurtulmak da istiyoruz. Çok şey istemiyoruz da özümüzü istiyoruz o kadar. 
Haydi Bizler ve doğayla iyi seyirler. Bol güneşli, doğalı günler. 






















Unutmayın, bu güzel doğa alanı risk altında! Hepsinin yok olması 3 kuruş paraya bakıyor, ne senin lafına ne de benim...   Hala yargıda satılıp satılmayacağı... Önceden imza ile kurtulan bu yer yine imza ile neden kurtarılmasın. İnsanlık gücünün, paranın gücünü yendiği başka günlere inşallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder