20 Haziran 2018 Çarşamba

Pembe Fil’in Düşündürdükleri






Hamilelik, gebelik, bebek dünyamı bir kenara koyup başka şeyler hakkında konuşmak için geldim.
Nereden çıktı dersen bir kitaptan? Pembe Fili Düşünme. Çok satanlar grubuna girdiğine göre bir önerilmiştik bir içselleştirme durumu mevcut demek ki. Yoksa kapağı pembe diye mi aldınız ey kadınlar😳.  Ben öneri ile aldım baya bir içselleştirdim.
Selam bu arada.
Şimdi günümü anlatacağım size sonra da kitaba bağlayacağım. Erkenci değilim ben, hep uykuyu sevdim. Bebeğim oldu hala seviyorum ve bildiğin uyuyorum. Kızım uyandırmaya çalışıyor ama elimle iki piş piş olayı çözüyor çünkü kız biliyor bu kadın uyuyacak. 9-10 gibi uyanıyorum hemen hızlı bir kahvaltı hazırlamaya giriyorum sonra bir bakıyorum odaların camlarını boydan boya açmaya girişmişim, salonun dağınıklığı gidermeye çalışıyorum, annemin odasına attığım çamaşırları dürmeye  başlamışım ve o anda ağlama sesi duymuşum. Kahvaltı kaldı! Rutinimiz bu. Akıllanmıyorum da alışkanlık olmuş aynı anda beş iş halletmeye çalışıp hepsinin yarım kalması.. Sonra kızımla kendimi kaptırıyorum bir saat bazen iki saat oynuyorum, öpüyorum, beraber şarkı dinliyorum, kucağımda dans ediyorum, güneşe çıkarıyorum, kitap okuyorum, sevdiği oyuncakları takip ettiriyorum kitaplarda yapmamı istenileni deniyorum, tummy time zorluyorum. Kahvaltı başlangıcı gibi aynı beş iş koşturmacası ve yoruluyorum hadi kızım uyu demeye başlıyorum, bir şekilde uyutuyorum. Uyumazsa aaa ama ben gidiyorum deyip kahvaltıya gidiyorum öğlen 2 olmuş oluyor🤦🏼‍♀️ Ve döndüğümde bakıyorum kız uyumuş. Kendi kendine uyuyan bebek yapmışım kendimi tebrik ediyorum derken sanki nefesimi duydu da açıveriyor  gözlerini. Alıyorum kucağıma  dağılan mutfağı toplamaya girişiyorum tam topladım derken canım kahve çekiyor, onu da yapıyorum çıkıyorum güneşe kucakta çocuk uyutmaca ve  ağaçları seyretmece  yapıyorum. Çocuk uyuyunca yemek yapmaya girişiyorum. Kitap okumaya çalışıyorum. İnstagramda geziniyorum. Dergi okuyorum(Tuhaf!!!), dışarı kesin çıkmak lazım diye markete kadar gidip kendimi kandırıyorum, terden bayılıp duşa koşuyorum  Nisan uyandıysa onu da banyoya sokuyorum. Çıkınca tekrar uyutmayı deniyorum. Tüm bunların arasında emziriyorum emziriyorum emziriyorum. Emzirirken duygulanıyorum bazen (sık sık) üç beş damla gözyaşı akıtıyorum, bebeğimin Nisan’ın fotoğraflarını çekiyorum. A Fuat’ın gelme saati gelmiş ne çabuk diyorum hemen salonu tekrar toplamaya girişmece, yemeğe bakmaca, Fuat gelince Nisan’ı yıkamaca, karın doyurmaca, telefonda takılmaca, ailece oyun oynamaca, şımarma, yarın ne yemek yapsak muhabbeti yapıp hiçbir karar vermeden konu değiştirmece, sürekli hayvan belgeselleri izlemece, gaz sancıları gidermece, yalnız başına vakit geçirmeye izin aldığımda yatak odasında Nisan’ın fotoğraflarına bakmaca🤦🏼‍♀️  Gece olup yatmaca. Yatakta şükürler sunmaca, dualar etmece bir Nisan’a bir Fuat’a sevgimi haykırmaca. Yarın başımıza bir şey gelmesinden korkmaca ben uykuya dalmaca..
Al sana bir gün. Şimdi niye yazdım bunları.. Pembe Filin gözünden hayatımı irdelediğim ve farkına vardığım bazı şeyleri söylemek için.
Ben hayatı dolu dolu yaşamaya çalıştığımı sanarken  koştura koştura yaşıyormuşum. Aynı anda yapmaya çalıştığım onca şeyden belli. Hep bir tezcanlıydım, çabucak olsun isteğim durdurulamazdı ama hayatımın özü olduğunu Pembe  Fille farkettim.
Onu değiştirmeye çalışacaktım ama onu değiştirmek yerine neler yaptığını, etkilerinin ne olduğunu izleyerek yetinmemin beni daha çok rahatlatacağını  öğrendim. Mesela eşim hafta sonu öğle vakti sürekli uyumak istiyor ve ben izin vermiyorum, olay çıkarıyorum  aslında izin vermeyen tezcanlılığım. Hayatı  uyuyunca  kaçıyor sanıyordum ama bu bakış açısıyla kaçırıyormuşum..
Hep bir ileriyi planlamaya çalışıyorum ve hep eksik kalan bir şeyler var gibi hissediyorum. Mesela kitap okurken okuyamadığım dergiyi düşünüyorum. Kızımı uyutmaya çalışırken kaçan yemeği düşünüyorum. Sadece kendim için bile değil, film izlerken geç mi kaldık, geç mi oldu uykusuz mu kalacak Fuat diye düşünüyorum. Şimdi kendime diyorum ki çocuğum ileriden sana ne? Sen anını yaşasana. Üstelik bilinçli farkındalık eğitimi almış biriyim ben 🤦🏼‍♀️ Hayatıma gram uyarlayamamışım ki kafam bir dünya, niyetler, planlar tavan. 2 sene önce yaşatmaya çalıştığım farkındalık o odada kalmış. Tamam belki çok fazla anda kalamıyorum ama “Aman, biz de böyle olalım.”diyen Pembe Fil’in farketmemi sağladığı güzel bir yanım var.  İÇ SES!  Evet gerçekten benim de içimde konuşan birileri var!
Şöyle ki içimde iki ses var. Biri somurtuk, yan yan bakan,  kapkara gözlü bastıbacak. Özellikle sinirlendiğimde bu devreye giriyor ve birazdan bahsedeceğim Diğeri acayip tırsıp maratonda gibi hızlıca koşuyor çünkü kaçıyor..
 Diğeri böyle bir selvi, bir güleç, bir hevesli, hep bir ağzı açık hep bir meraklı hep de bir seyyah. Heh bu ikincisi var ya hiç susmuyor hep bir telkin modunda. Hep bir rahatlatma hep bir mutlu etme. Yanlışlık mı yaptım “aman insan kulu”, üzüldüm mü “boşver geçer”, mutlu mu oldum “helal kız” gibi gibi hep yanımda. Şimdi bu Pembe Fil ile  farkediyorum da Allah razı olsun be iç ses. Senin varlığınmış, senin bakış açınmış beni güler yüzlü yapan. Çoğu zaman mutlu kalmamı sağlayan. Benim güzel yanlı güzel huylu iç sesim bir de şu kara gözlüye sinirlenince laf geçirebilsek ohooo değmeyin keyfimize.. e artık bu iki ayrı sesi de fark ettiğimize göre bir de  yine Pembe Fil’in dediği bizim de deneyip deneyip bıraktığımız bilinçli farkındalıkla yürüsek baya yol alırız gibi.
Bu arada almak  istediğim yol annelik yolu. Kızımla yaşadığım her an içime sinsin, şu dünyaya güzel huylu bir insankadını yetişsin.. Zeynepgillerden olsun..
Adını da anmışken Kitabınız bir dolu insana değsin, farkındalık getirsin, Zeynep Selvili Çarmıklı!
Bol kitaplı günlere..
Bu arada sözde gebelik,bebek gibi dünyayı safdışı bırakacaktık konu oraya bağlandı..