20 Temmuz 2015 Pazartesi

Seviyorum hem de nice...

Ey dost, ey arkadas, ey yoldas,
Her kimsen bu yaziyi okuyan sana sesleniyorum.
 Seviyorum ben.
 Sanma ki sadece cinsi sevda bu. Önce önyargilarini at kenara sadece cinsin sevilmiyor, daha bir sürü aşk var bu dünyada.
Çocuk sevdası var mesela benim en derininden duyduğum, kelimelere sığdıramadığım.
Sonra doğa sevdası, aile sevdası, dost sevdası, hayvan sevdası, araba sevdası, akraba sevdası, komşu sevdası, oyun sevdası, özgürlük sevdası, at sevdası, sanat sevdası, sevgili sevdası... Anlayacağın seviyorum hem de nice. Ama geç diğer sevdalari dedim ya çocuk başı çekiyor listede. Nedense pek de seviniyorum çocuklari çok seviyorum diye.  Da niye anlatiyorum sana sevdalari simdi.
 Metrobüsteyim karşımda kız bebişiyle oynayan aile, yanimda 6 aylık hamile cinsiyeti kız, whatsap'ta bir kız bebek haberi...
Heh işte ben en çok kız bebeklerini doğuracak olup övünen anaları seviyorum! erkek evladım oldu diye ayrı bir kıvanç duyan annelere de burun büküyorum.  Ataerkil yapıdan bıkmayan, çocukları erkek olsun diye uğraşan, kız doğduğunda burukluk yaşayanlara inat o analara daha da bir gönül koyuyorum. Ayrımcılık mı yapiyorum sence?  Ey dost dedim ya  erkek analiğindan mutlu olsan da dedim sana o lafı.
Sadece cinsiyeti kizsa ve ovunuyorsa yine 21. Yuzyil kafalarina rağmen nice seviyorum o analari.
Selametle kal.

16 Temmuz 2015 Perşembe

Bayram'ın yüzü suyu hürmetine...

Güle güle Ramazan,
Güle güle oruç,
Hoş geldin Bayram!
Bugün son günü fakirleri, açları, evsizleri, anlayabilmemiz, dilimizi yalandan, kötü sözden, gözümü ferden uzak tutabilmemiz için öğütlenmiş  koca bir senede ayrılmış küçük bir ayın.
Siz bunu her zaman yapıyorsanız ne ala, ne yüce, ne güzel bir insansınız şu dünyada.
Bizler de yapmaya çalıştık olduğu kadar denedik Allah kabul etsin dedik ve bitirdik çok şükür.
Benim söyleyeceğim şey ise bundan başka.
Bayram ya hani Ramazan bayramı geldi ya,
Bayramlarda hiç kimse birbirine küsmez, herkes birbirinin selamını alır, nice selamlar gönderir ya tanıdıklarına, yani olması gereken budur ama kimse yapmaz ya onu diyorum ben işte.
Küskünlüğünüzü, kırgınlığınızı, suratsızlığınızı koyun başka kenara, keyfini çıkarmaya çalışın insan olmanın, var böyle gereksiz huylarımız da var ama öylesine güzel tavırlarımız da var biz insankadınının, insanlığın.
Bayramda güzel huylarınızı çıkarın meydana, güzel huyları yakalayın o devasa ummanda.
Biliyorum, tanıyorum çünkü lanetler yağdıran akrabasına, yakınlarına, komşularına, sebeplerini mi merak ettiniz, çoğu gerçekçi değil, zihinde üretilmiş var olmayan gerekçeler hepsi. Kimisi ise affedilecek gibi değil, değer yıkan cinsten ama Müslüman olmanın en güzel, en hakiki yanını yansıtıp yansıtamadığını gösterir bu küslük meselesi.
Bayram'ın yüzü suyu hürmetine haydi gösterin büyüklüğünüzü, uzattığınız elleriniz önce temiz olsun, yük taşımasın, kötülük ettiyse önemli değil dedik ya affedecek ve affedileceğiz bayram da.


Tatlı yiyelim tatlı konuşalım inşallah.
Nice Bayramlara.



13 Temmuz 2015 Pazartesi

Köy olsun ama yakın olsun; Antikköy!




Yeşili, hayvanları, güneşi ve manzarayı sevmek demekse gezmek gel seni Antikköy'e götüreyim.



İstanbul'da bulunan ama bizim gibi Tekirdağ sınırında :) ikamet eden kişiler tarafından daha çok bilinir bu köy.
Tabii madem gördük siz de görün, isterseniz de gidin diye hemen paylaşayım dedim.


Yol üzerinde olan bu köy, Çatalca Sapağından geçince 4 km sonra sağda kalıyor, burası girişi.
Antikköy' den iki adet bulunuyor Bu zannımca Antikköy 1, 2 buradan yaklaşık 10 km daha uzakta.


İçeri girdiğinizde  kullanılmayan ahşap masalar,  sandalyeler, çadırlarla süslendirilmiş ve hayvanlarla  neşelendirilmiş bir ortam sizi karşılıyor. Hemen yanınıza bir garson geliyor rezervasyonunuz varsa diye ve yardımcı olmak için. Biz sadece gezmek için geldiğimizden teşekkür ettik ve gönderdik.



Önce hayvanlardan başladık.  En yaygını Horoz :) adeta şarkıcı olarak tutmuşlar. Tipleri de bir değişik, mesela şu yerdeki beyaz, ya ben horozlarla haşır neşir olmamışım çeşitlerini bilmiyorum ya da bu hayvanlar hasta :)


Tanışık olduğunuz tavşan, tavuk, kedi, güvercin, ve envai çeşit kuşlar bulunuyor fakat çok sık rastlamadığınız deve kuşu görmek de mümkün bu Antikköy'de. 2 adet deve kuşu var ve tüyleri, yemek yiyişleri, çıkardıkları sesler gerçekten incelenesi.



At ve midillileri görmek de mümkün, anladığım kadarıyla isteyenleri bindirip gezdiriyorlar ama ben özellikle çocuklar için tehlikeli buldum.




Bir adet de eşekleri var ama burada hayvanların bir derdi var huysuzlar yemekten mi, insanlardan mı başka şeyden ötürü mü bilemedim :) 


Atları gördüğünüz yerden dümdüz ilerlediğinizde karşınıza sanki terk edilmiş bir düğünden kalma inşa gibi duran Büyükçekmece Gölü manzaralı bu hoş mekan çıkıyor.


Renkli taşlar ve ahşapla sunulmuş bu alan yakın zamanda hizmete geçer diye düşünüyorum çünkü manzarası ve ortamı şimdiden gözünüze ve ruhunuza hitap ediyor.


Bir kaç süsleme ile burasını düğün alanına çevirirler demedi demeyin.





Şehirden uzakta olduğunuzu hissedebilmeniz hakeza çok da uzakta olmadığınız bir duygu barındırıyor burası. Hasır çadırlar ve hamaklarla süslendirilen mekan kendinizi bir anlığına da olsa doğaya salmanız için tasarlanmış.



Çok tozlular ve kullanılmıyor  gibi görünüyor ama insanlar gerçekten toz toprak ister hale gelmişler demekki ki masa numaraları var.




Hatta buradan çok rahat ve bir nevi temiz görünse de hamakların aralarında örümcek ağları hala mevcut. Ben vakit bulamadıklarından filan değil kasıtlı bıraktıklarını düşünüyorum ve gelen kişiler de rahatsız olmuyor bizim gibi yumoş deterjan kokusu ile büyütülmediklerinden.


Aralara,  derelere nüanslar katarak daha sevimli hale getirmişler bu alanı. Tek sorun  her yerde "Uygunsuz Oturmak Yasaktır" yazısı bulunuyor. Ne demek istemişler uygunsuz oturmaktan anlam veremedik biz.



Yer sofrası konsepti isteyenlere bunu da sunuyoruz diyorlar.


    Avizesi çok yakışmış bence bu sofraya.


Zaten sizler şehirlerde büyüdünüz gittiniz bari çocuklarınız tozla toprakla oynasın, hayvanlarla da tanışsın diye kurulmuş gibi bu Antikköy.


Küçük bir park alanı da yapmışlar bizim bıdıklara. Salıncak ve kaydırak mevcut.


İsterseniz bu köy size fasıl da düzenleyebiliyor, canlı müzik de dinleyebiliyorsunuz.
Eşekler, atlar, samanlar eşliğinde kendi köyünüzde gibi oturup şarkı söyleyiverin gari diyor.



Küçük de bir dereli köprüsü var kaz ve ördeklere ev sahipliği yapan.


Geziyoruz geziyoruz yol bitmiyor  diyor bu kazlar :) Şimdi size ben de  uygulamada çok anlayamasam da kaz ve ördeğin farkını anlatacağım.  Ördekler daha insancıl hayvanlar ama kazlar değil. Sizi koşalıyorsa bilin ki o bir kaz. Elinizden yem yemek için geliyorsa o bir ördek :) Kazlar daha kara, gri gibi renklerde olabiliyorken ördekler daha çok beyaz ve açık renklerde oluyorlar.  Anlatabileceklerim bu kadar bence yukarıdakiler kaz :)
Haydi şimdi sizi bizlerle baş başa bırakıyorum :)



                                     Melin Hanım buranın Vintage izlerini beğendi.


Özlem Hanım toz duman yok bana göre değil  ama görüntü hoş dedi ve geçti.


Aysu Hanım kararsız sevdi sevmedi arası. Bir daha gidelim desek gitmez :)




Ben mi? Tarla düğünü isteyen birinden bahsediyoruz sence :)


     Burada hayvanın üstüne çıkmayın demek istemiş olabilirler :)























Ben deve kuşlarıyla konuşmaya çalışırken Melin'in bana gram anlam verememesi :)



Bizden bu kadar canım,
Örümcek de toz da sana zarar vermiyor inan ki. Hem farklı ve gözünün alışık olmadığı bir havası var,
 Kahvesi de 5 tl, kahvaltısı 42 tl. Kahvaltı yapmaya gitme o kadar paranı verme nolarsın;)
Bu da sitesi;
http://www.antikkoy.com/