24 Nisan 2015 Cuma

İngilizce öğrenemiyorum.. Eyvah!

Türkiye'nin en yaygın öğrenci problemine hoş geldiniz, meslek hastalıklarından birine girmiş durumdadır İngilizce öğren(eme)me hastalığı ;)
      İlkokuldan itibaren Yes, No, How are you? cümlelerine aşinalık başlar ama bunların devamı bir türlü gelmez. Zamanlarda takılı kalıverir bizim bu öğrencilerimiz. O öğrencilere ben de dahilim bu arada :) Üniversiteyi kazandığımda güle oynaya yihuu ben zaten biraz biliyorum ya diye hazırlık sınıfını geçmek için sınava bile girmiş özgüvenli insanlardandım, sonra ne oldu.. Haydi Bismillah 2 sene hazırlık okudum.. İstek var, çalışma var ama beceri yok. Sonra bir de dil öğrenmek ayrı bir zekâ gerektirir herkes de bulunmaz denildi. Eyvahlar olsun ki ben de zaten dil zekâsı yok kaçışı da başlamış oldu. Ama size sürpriz, bunların hepsi yalan, inanmayın ne dil zekâsına ne öğrenememenize. Olay öğretmenlerde bitiyor çünkü nasıl öğreteceklerini bilmiyorlar. Yıllardır aynı düzende öğretim devam ediyor ve mezun olan çocuklar hala İngilizce' nin how are you cümlesinden uzununu kuramıyor. Gelgelelim bu meslek hastalığı nasıl aşılır sorusuna.. Ben ingilizce öğretmeni değilim hâşâ.. Ama ben de öğretmenlik için okudum ve öğrendiğim en önemli şey "Yaşayarak Öğrenme" adlı felsefe. İngilizce dilini de yaşamının içinde olmadan öğrenmen kat be kat zor kardeşim. 
 1. Pratik! İsveç'te öyle ahım şahım bir eğitim almıyorlar ama ingilizcelerini gelin görün ki çöpçüsü dahi "fluently" konuşabiliyor. Gittim sordum abi nasıl oluyor da sen böyle konuşabiliyorsun diye cevap; Pratik. Adamlar, kadınlar önüne gelene Hey Hey diyorlar, selamlaşıyorlar, sen de bir yabancı gördüm mü gideceksin Hello!, Hi! diyeceksin çekinmeyeceksin. Sitelere girecek İngilizce konuşabileceğin ortamlar bulacaksın, Sapık çoook istemediğin kadar ama sen erişkin bir insansın baktın konuşma amacı farklı gerekirse basacaksın küfürü başka arayacaksın.

2. Online destek! İngilizce eğitim vermeye çalışan binlerce site var ama bir çoğu okulda aldığın eksik eğitimden farklı değil, senin eğitimin pratik içermeli. Burda devreye giren en güzel sitelerden biri VOSCREEN! Bu öylesine şahane bir program ki seni karşına alıp dersleri sıralayıp açıklamalar yapmıyor, tamamen eğlenmen ve öğrenmen üzerine odaklanmış.  Aslında daha çok "Listening" kabiliyetini geliştirmen için ama ben hem kelime öğrettiğini hem gramer gördüğünü hem de konuşmana katkısı bulunduğunu iddia ediyorum üstüne de helal olsun diyorum öncelikle Deniz Dündar'a, sonrada takım arkadaşlarına.  
 Program basit; ücretsiz kayıt oluyorsun, karşına videolar çıkıyor, seviyeni seçiyorsun ve o seviyeye göre insanların söylediklerini anlamaya çalışıyorsun. Çıkan videolara gelince, kimisi en sevdiğin sinema filmi olabiliyor, kimisi en ilham verici Ted Talk'lardan biri olabiliyor, kimisi en komik animasyon, bazısı da dört gözle beklediğin dizi bölümlerinden çıkabiliyor. Hatta bir bakıyorsun en sevdiğin şarkının bir bölümü bile yer alabiliyor. Yani kurucu, gençlerin kültürünü, hayatlarını sorgulamış, bu çocuklar neleri seviyor, neleri görmek ister, ne ilgilerini çeker diye bayaa kafa patlatmış ve bu mükemmel programı bizlere sunmuş. Üstüne de demiş ki ya bu gençler şimdi merak eder bu sahne hangi dizinindi, filmindi, şarkınındı filan, burdan yardırırlar ingilizce okumaya. Heh işte onun için sol üst köşede kırmızı fonda yazılmış yazılara tıklanabilir ordan yardırıp gidebilirsin ve yavaş yavaş bu meslek hastalığından kurtulabilirsin.
Haydi eyvallah;)
Not: iOS uygulaması kullanıcılara sunuldu, Voscreen App başlığı ile bulabilirsin. İnşallah android uygulaması da çıkar;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder